fikir telakkisi

sanatsal aktivite açılışları enteresan oluyor.Bir kere sanat takipçilerinin geleceği biliniyor ve bu yüzden belli bir entelijans oluyor oralarda. Açılışa gidenler de ona göre davranıyor yeri geldiğinde poz vererek geziyor yeri geldiğinde burnunu karıştırmıyor. Zaten burnunu karıştıran adamın sanat ve sanatçılar arasında ne işi var.Burnunu karıştıran adam mesala bir çiçekçi dükkanında veya eczanede olabilir. Belki futbol maçları, taksiler, dolmuşlar, yollar, kafeler, tre.... aaa biton yerde olabilir. ama istatistiklere göre en çok burnunu karıştıranlar çiçekçilerde görülmüş. sergiye geri dönüş: bi de geleceğe dönüş diye bir film vardı ki o film bir ton çekilmişti. 1 2 3 4 vay anasını o gelecek diye ne kadar heyecanlandığımı hatırlıyorum. erhan da vardı o sıralar. hala var ama yakında yok. evet evet of . o filmin başrolü de hasta canım. sergilerde birbirini tanıyan insanlar arasındaki gerilimler ve vücud çalımları da ilgi çekicidir. Genelde genç ve güzel kızlar arasında gerçekleşen bu çalım ve çekişmeler gece sonrasında büyük dedikodu malzemesine dönüşür. Zaten genelde açılışlar sonrasında büyük dedikodular olur. Aa bana selam bile vermedi, aa kıyafetine bak şunun, bakbakbak nasıl da havaya girmiş vb. gibi birton laf arkadaşa söylenir arkadaş bunu onaylar ve birlikte eğlenceden eğlenceye koşulur bu dedikodular sırasında. Öte yandan nasıl olurda koca bir kurumun internet bağlantısı yavaş olabilir buna da kafa yorabilirim bu sıralar. heryere şikayet etme mevsimim yaklaşıyor. Gördüğüm her yanlışı ve her alkışı şikayet edebilirim.
Bu arada bu blog okuyucularından bazıları yeni tasarımla beraber daha az içten yazdığımı beyan etti. Ben de buna cevap vermeye çalıştım ama eveledim geveledim. gevende. Öte yandaun başka bir büyük blogçu da saçma bulmaktaymış yazdıklarımı. ona da öpücüklerimi iletmek isterim.
Dün gece 9 songs adlı filmi izledim. maşallah herşeyi seks üzerine kurulu bir çiftin dramını anlatıyor. winterbottom filmi aslında müziklerle güzel duygular vermiyor değil lakin çok doğru bir film de değil. yani ahlaki açıdan değil tabii ki ama filmik olarak. neyse çok beğenmedim. ama zaman kaybı olduğunu düşünmedim. akşam yemek yemedim bitane kalve çabuk çorba içtim ki acılı domates çıkartmışlar harikaydı. sonrasında da mısır patlağı yemezmiyim?yerim. kola da içerim. akşam yemeğinden daha fazla kalori alırım göbeğimle hava atarım. bir kere göbek erkeğin karizması olabilir duruma göre. dünyanın en karizmatik erkeklerinin göbekleri vardır mesela: atatürk, hitler, hitchcock, freud,... liste böyle uzayıp gidebilir. neyse benim de göbeğim var öyleyse ben de karizmatiğim. acayip tüme vardım. şimdi de tümden gelicem: göbeği olan erkekler karizmatikse bende karizmatiğim.
nihaayetinde eritmek lazım biraz bikini sezonu geliyor. sonra şu vodafone konusuna değinmek istiyorum. eğer doğru yasa çıkarsa her isteyen numarasını değiştirmeden başka bi oparatöre geçebilecek ki bu güzel bişi. çok iyi bilmiyorum ama sanırım daha iyi voda arkadaşımız. ben de sırf dğeişiklik olsun diye geçebilirim oraya. ama bunu önce bir telakki etmek lazım. fikir telakkisi. bu postun adı bu olsun. sonra telefonu cihazımın ne kadar bozulduğuna da değinmek isterim ki ben kendi mühendislik kabiliyetlerimle yapmaya çalışmaktayım. lakin çok başarılı bir mühendis değilim sanırm. gidip scart kablosu almam lazım o televizyonu bağlamak için. bakalım neler olacak. haa bir de şundan bahsetmek istemekteyim: insanlar iş için ingilizcede şöyle derler "freaked out" olmuşlar yahu. nedir bu????? gelir geçer hayat kısa siktir edin arkadaş işleri güçleri aaaa.yok neymiş erken kalkacakmış iş varmış, neymiş iş yüzünden sevigilisiyle buluşamıyormuş yok neymiş iş yüzünden sinirliymiş .bırakın hepiniz işinizi ozaman. dert olmasın. ooh kafayı dinleyin. derdim mi var derdin var diye de bi söz yapıştırmadan edemeyebilirim.